Türkçe
İngilizce” En derin korkumuz yetersizliğimiz değildir.En derin korkumuz ölçülemez gücümüzdür.Bizi en çok korkutan karanlığımız değil, ışığımızdır.Kendimize sık sık sorarız; Ben kim oluyorum ki, dahi, harika, yetenekli, olağanüstü olacağım?Aslında, kim olmayacaksınız? Siz Tanrının bir çocuğusunuz.Küçük oynamanızın dünyaya hiçbir yararı olmaz.İnsanlar yanınızda kendilerini güvensiz hissetmesinler diye ürkek davranmanın, bilgece hiçbir yanı yok.Hepimiz parlamayı amaçlıyoruz, tıpkı çocuklar gibi. Tanrının içimizdeki ihtişamını hayata geçirmek için doğduk. Bu ihtişam sadece kimimizde var olan bir şey değil; hepimizde mevcut.Kendi ışığımızın parlamasına izin verdikçe, farkında olmadan başkalarının da aynı şeyi yapmasına izin vermiş oluruz. Kendi korkumuzdan kurtulduğumuz zaman, varlığımız kendiliğinden diğer insanları da özgürleştirir.”
Marianne Williamson.
“Her gün, Tanrı bize Güneşi verir – ve onunla beraber bize bizi mutsuz eden her şeyi değiştirebileceğimiz bir an verir. Her gün, bu anı algılamamışız gibi yaparız, sanki o hiç yokmuş gibi – sanki bugün dün ile aynı günmüş yarın da bugünün aynısı olacakmış gibi. Ama insanlar günlük yaşamlarına gerçekten dikkat ederlerse, o sihirli anı keşfedeceklerdir. Çok sıradan bir şey yaparken karşımıza çıkabilir o an, anahtarımızla kapıyı açarken bile. Ya da öğle yemeğinden sonraki sessizlik anında, bize birbirinin aynı gibi gözüken 1001 şeyde gizleniyor olabilir. Ama o an var. Öyle bir an ki, bütün yıldızların gücü bizim bir parçamız olur ve bizim mucizeler gerçekleştirmemizi mümkün kılar. “
Paulo Coelho.
Fotoğraf: Daniel Kordan- Taganay Ulusal Parkı, Ural Dağları
“Sabah güvende olmayı düşünmeye başlayan bir gül düşünün, ne olur ? Eğer gül gerçekte güvende olursa plastik bir çiçeğe dönüşür; yoksa güvensizlik var olur. Güçlü bir rüzgar gelip tüm yapraklarını savurabilir. Koşarak bir çocuk gelir ve çiçeği koparır. Bir keçi gelir ve gülü yer. Ya da herhangi bir şey olabilir, çocuk gelmese de çiçek ya da rüzgar gülü yerinden etmese de akşam olduğunda gül gidecektir. Sıra dışı hiçbirşey olmasa bile gül gidecektir. Ama gülün güzelliği de buradadır, bu yüzden bu kadar güzeldir. Ölümle sarmalandığı için ölüme, rüzgarlara meydan okur. Böyle küçük minik bir çiçek ve böyle bir mücadele. Tüm zorlukların ve tehlikelerin üzerine çıkar. Birkaç dakika ya da birkaç saatliğine de olsa fark etmez. Yaşamıştır, rüzgarla konuşmuş güneşle ve ayla sohbet etmiş, bulutlara bakmıştır. Ve mutluluk yaşamıştır, büyük mutluluk. Sonra ölür. Tutunup kalmaz. Tutunup kalan bir çiçek çirkindir. Eğer sevebilirsek, eğer yaşayabilirsek bugün yeter de artar, yarının gelip gelmeyeceğini umursamayız.”
Osho
“Zeka, başkalarını taklit ettikçe ölür. Eğer zeki kalmaya devam etmek istiyorsan, başkalarını taklit etmeyi bırakmalısın. Zeka, kopya çekerek intihar eder. Diğer insanlar gibi olmanın nasıl bir şey olduğunu düşünmeye başladığın zaman zekanı kaybedip, aptallaşıyorsun. Kendini bir başkasıyla kıyasladığın zaman, bütün doğal potansiyelini kaybediyorsun. Artık hiçbir zaman mutlu olamazsın. Bir daha asla temiz, net ve şeffaf olamazsın. Kendi netliğini ve vizyonunu kaybedersin. Ödünç gözlerin olur. Ama bir başkasının gözünden nasıl görebilirsin? Sana ait olan gözlere ihtiyacın var. Kendi bacaklarınla yürümelisin. Kendi kalbin çarpmalı.”
Osho
“Hayatını ona tahammül etme perspektifi ile yaşadığın zaman mahvediyorsun. Günün sonunda yaşıyor olduğun için heyecanlı olmalısın. Doğuştan gelen arzularından daha azı için razı olduğunda, kendi içinde yaşayan olasılıkları yok ediyorsun. Bir sonraki Michalengelo şuan bir Macbook başında ataçlar için fatura hazırlıyor olabilir, çünkü kendi faturalarını bu ödüyordur, ya da rahatına geliyordur ya da buna tahammül edebildiği için devam ediyordur. Bunun sana olmasına izin verme. Hayatını bu şekilde mahvetme. Hayat ve iş, hayat ve sevgi, birbirlerinden bağımsız değildir. Özünde içten içe bağlıdırlar. Sıra dışı işler yapmak için gayret etmeliyiz, sıra dışı aşkı bulmak için gayret etmeliyiz. Ancak o zaman sıra dışı şekilde mutluluk ve şükran dolu bir hayat sürebiliriz. “
Bianca Sparacino
“Hepimiz iki kar tanesinin asla aynı olmadığını duymuşuzdur. Her kar tanesi kendi yolculuğunu en verimli ve en etkin bir şekilde geçirmek için gerekli mükemmel formu alır. Ve evrensel yer çekimi kuvveti hepsine ortak bir varış yeri belirlemiş olsa da havadaki geniş alan her kar tanesine kendi yolunu izlemesi için fırsat verir. Hepsi aynı yolculuktadır, ama hepsi farklı bir yol izler. Yer çekimi kuvvetinin güttüğü bu yolculukta, bazı kar taneleri çarpışır ve birbirine zarar verir, bazıları çarpışır ve birbirine katılır, bazıları rüzgardan etkilenir…. kar tanesinin yolculuğunda oluşan çok fazla değişim ve dönüşüm vardır. Ama dönüşüm ne olursa olsun, kar tanesi kendini hep yolculuğu için mükemmel forma girmiş olarak bulur… “
Steve Maraboli – Life, the Truth and Being Free
“Bildiğin, biriktirdiğin her şeyle onları keşfettiğin an işin biter. Şimdi o boş sözleri, o ölü yükü taşımak hayatını zorlar, ağırlaştırır, senin canlı ve coşkulu bir benliğe girmeni önler. Bir anlayış insanı her an geçmişe ölür ve geleceğe yeniden doğar. Onun her anı bir dönüşümdür. Bu bir cesaret meselesi değildir, bu bir netlik, neyin ne olduğu konusunda net olma meselesidir.”
Osho